Biz üç kız kendi evimizin salonunda kedi gibi pusmuş oturuyorduk. Bayan polis konuşmaya başladı:
-Kızlar terör örgütü üyeliği sebebiyle evinizi arayacağız. Sonra da emniyete geçeriz. Eğer bize yardımcı olursanız biz de size yardımcı oluruz. Yok etmezseniz cezaevini boylarsınız. Ona göre. Kimliklerinizi getirin masaya.
Diğer polisler ise ellerinde hazine bulmuş gibi içeri girdiler. Cep telefonları, bilgisayar ve yeni aldığım iPad mini olduğu halde. Masaya hepsini koydular. Aradıklarına ulaşmış bir köpek tavrıyla gözlerinin içi gülüyordu.
-Gızlar baya da zenginmişsiniz. Tabi Avrupadan para gönderiyorlardır sizlere. Off bu dünyada işiniz iş.
Oturduğum yerden salonu inceliyordum. Kendi evinin salonunda yabancı bir misafir gibi olmak ilginç bir deneyim. Tabi o iPad miniyi almak için neler çektiğimi bilmesini beklemiyordum ama işte. Her yaptığının arkasında başka şeyler aranması da hiç güzel değil. Ben kaç gün çocuk baktım.
Yanımda oturan Elif’in gözümün içine baktığını yeni farkettim. Gözlerinden akan damlalar bu kızın ne kadar sulu göz olduğunu bir kez daha bana hatırlattı. Vara yoğa ağlayan bir kız için gözaltı çok üst bir deneyim.
Bayan polis gelip bir şeyler söyledi. Ama ben anlamdım. Diğer arkadaşlar ayağa kalkınca bende ayağa kalktım. Otomatıkmen. Herkes odasına yönelince odamızı toplayıp öyle mi çıkacağız acaba diye düşündüm. Bu da bana komik geldi. Çanta hazırlamız lazımmış. Çok mu kalacağız acaba?
Kapının ağzında bekleyen ‘Hadi gardaşım hadi akşam oldu. Biraz acele edin daa’ daha gün ışımamıştı halbuki. Yanımda ki bayan polis ise ‘Birkaç çorap çamaşır al. Kalın pijama al nezaret soğuktur’ sırt çantamın içerisinde ki defterleri çıkarttım. Tüm odaya yayılmış iç çamaşırlarımdan birkaç tane aldım. Biraz çorap ve bir pijama.
…
Evden çıkıp Doblo’ya binerken bayan polis’Allah yardımcınız olsun’ dedi. Arabanın içerisi soğuktu. Ama leş gibi sigara kokuyordu. Sivil polis arabası değil de daha çok kahvene kokusu vardı.
Son surat giden arabada oturduğum yerden düşmemeye çalıştım. Ellerim de kelepçeli olunca daha da zor oldu. Hep fotoğraflarda gördüğüm bu demir parçasının bu kadar soğuk olacağı hiç aklıma gelmezdi. Ama çok soğukmuş.
On dakikalık yolculuğumuzun bu kadar hızlı geçmesi beni şaşırttı. İstemediğin bir yere giderken niye bu kadar zaman çabuk geçer? Ama emniyete değil de hastaneye geldik. Niye ki?
Kapıyı açtılar. Öndeki arabadan Elif ve Büşra indi. Ben ağır abla olduğum için beni tek bir arabaya koymuşlardı. Eller kelepçeli iken arabadan inmesi de zormuş.
Bir anda hastaneye girip çıktık. İnsanların bakışı hiç de hoş değildi. Eller kelepçeli kolundan da polis tutunca tabi.
Nihayet asıl varış noktamıza geldik. Önünden hep geçtiğim bir binaya zorla girmek hiç güzel değil. ‘Uşak Emniyet Müdürlüğü’. Arabadan indik. Beni ve arkadaşlarımı binaya götürdüler. Koridorda beklemeye başladık.
Bir yetmiş boylarında saçı sakalı karışmış ağzında sigara ile dolaşan biri vardı. Çevresinde ki insanlarla bağıra çağıra konuşuyordu. Elindeki sigara ile duvardaki sigara içilmez cezası şu kadar levhasıyla tezat oluşturuyordu.
Ayakta beklerken sağa soluk bakmaya çalışarak korkularımı bastırmaya çalışıyordum. Arada ev arkadaşlarımla göz göze gelmeye çabalıyor. Gözümle de olsa tebessüm gönderiyordum. Elif elinde ki selpakla gözyaşlarını siliyordu.
Sigaralı polis odalardan birinden çıktı. Başımızda ki polislere göz kırparak’ Sırayla gönderde üst kontrolü yapalım’ diye bağırdı. Yüzünde ise çirkin bir ifade vardı. Koridorda bekleyen başka insanlar da vardı. Bizim gibi.
Sıra nerden başlayacaktı bilmiyorum ama üst araması biraz daha endişemi artırdı. Biraz sonra odanın kapısı açıldı. Başımda bekleyen polis ilk beni götürdü. Elimde ki çantayı ise koridorda bıraktık.
Odaya girdim. Çirkin adam karşımda elinde beyaz sağlıkçı eldiveniyle bekliyordu.
-Elbiseni çıkar, arama yapacam dedi.
Hani elinde tuttuğun cam bardak nasıl olduğunu bilmeden yere düşer. Bir anda tuz buz olur. Benim de öyle oldu. Ne yapacağımı bilemedim.
…
Koridora geri geldiğimde arkadaşlarımın yüzüne bakamadım. Benim yaşadıklarımı onların da yaşayacaklarını bilip bir şey yapamama çaresizliği çok kötü.